BEL FITIĞI
- FZT. ALİ ERYAMAN
- 13 Nis 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Nis 2023
Vücutta korunması büyük önem taşıyan merkezi sinir sistemi, hayati fonksiyonların düzenlendiği sayısız bağlantının olduğu bir kablolar yumağı olarak düşünülebilir. Merkezi sinir sisteminin bir bölümü olan omuriliği koruyan yapılar içinde en büyük rolü hiç şüphesiz omurga üstlenir.
Vücut biyomekaniği içinde omurga değerlendirildiği zaman sert omurların farklı eksenlerdeki birbiri üzerinde gerçekleştirmiş olduğu hareketlerin omura ve omurun çevresinde bulunan yapılara zarar vermemesi adına bazı yumuşak doku çeşitleri fonksiyon görür. Bu yumuşak dokular: kaslar, bağlar (ligamentler), kapsüller ve disklerdir.
Kasların, omurların hareketini sağlamasının yanında omurların hareketlerini kısıtlaması gibi fonksiyonu da vardır.
Bağlar (ligamentler), omurların hareketlerini kısıtlayan temel yumuşak dokudur.
Omurların gövdeleri dışında eklemleştiği çıkıntılar (faset) vardır. Bu çıkıntılarda bulunan kapsüllerin de bağlar gibi hareketleri kısıtlama fonksiyonu vardır. Bunun yanında hareketin kolaylaştırılmasını sağlarlar.
Diskler, omurlar arasında bulunan ve üstteki omurun yükünün alttaki omurun gövdesine zarar vermeden olabildiğince eşit dağıtılmasını sağlar. Omurlar arasındaki diskler dairesel olarak düşünüldüğünde merkezde jölemsi yapı (nucleus pulposus) ve onu halka şeklinde saran daha sert olan kıkırdak yapıdan (anulus fibrosus) oluşur. Diskin yük dağılımını dengeleyen diskin merkezindeki jölemsi yapıdır. Bu fonksiyonu hareket yönünün tersine gitmesi ile sağlar.

Fıtıklaşma (herniasyon) kelime olarak bir yapının mevcut yerinin dışında pozisyonlanması olarak ifade edilebilir. Beldeki fıtıklaşma merkezdeki jölemsi yapının (nucleus pulposus) kendisini çevreleyen kıkırdak yapıdan (anulus fibrosus) dışarı taşması ile olur. Bu taşmanın büyüklüğü, omurgadaki seviyesi, eşlik eden diğer bel problemleri (kanal darlığı, kayma, eğrilik-skolyoz, kemiksel küçük sivrileşmeler, kas sıpazmı vb) şikayetleri şekillendirmektedir. Kas ağrısı, kramp, uyuşma, keçeleşme, yanma, kuvvet kaybı, denge kaybı, bilekte burkulmalar, idrar ve gaitanın kontrolünde güçlük gibi şikayetler görülebilmektedir.
18 civarı yaşlara kadar diskin beslenmesi damarlar yolu ile direkt sağlanırken 20-30 yaşlarında damardan beslenme yerini boşluktan beslenmeye (diffüzyon) bırakır. Bu da diskin yapısını yani sıvı oranını azaltır ve hasar almasına zemin hazırlar. Bu sebepledir ki bel fıtığı 20 yaş öncesinde fazla görülmez. En çok 40-50 yaş aralığında görülür.
Bel fıtığının görülme sebepleri:
- Diskin sıvı yapısının bozulması,
- Bel çukurunun azalması,
- Bel kaslarının zayıflığı,
- Diskleri omurlar arasında önden ve arkadan destekleyen bağların yapısının bozulması,
- Travma,
- Ağır yük kaldırmak,
- Yanlış şekilde yük kaldırılması,
- Omurga eğriliği (skolyoz)
- Kötü fiziksel koşullar,
- Sigara kullanımı.
Klinik olarak fıtık şu şekilde derecelendirilir:
* 1. derece fıtık (bulging): Jölemsi yapının kıkırdak yapıyı hafif zorlaması ile diskin omurlar hizasını omurilik boşluğu yönünde ihlal etmesidir.
* 2. derece fıtık (protrüzyon): Jölemsi yapının kıkırdak yapıya zarar verip omurilik yönünde kabarıklık oluşturmasıdır.
* 3. derece fıtık (eksrüde): Jölemsi yapının kıkırdak yapıyı yırtıp omurilik kanalına doğru kopmadan akmasıdır.
* 4. derece fıtık (sekestre): Jölemsi yapının kıkırdak yapıyı yırtıp omurilik kanalına koparak akmasıdır.
Genellikle 1. ve 2. derece fıtıklar cerrahi müdahale gerektirmez buna karşılık 3. ve 4. derece fıtıklarda cerrahi müdahale gerekebilir.
Fıtık tedavisinde görüntüleme yöntemlerinin sonuçları ışığında kapsamlı fizik muayene ile izlenecek yol belirlenir. Cerrahi müdahale gerektirmeyen fıtık fizyoterapisinde:

- Yatak istirahati,
- Dönemine göre sıcak ajanlar,
- Elektroterapi,
- Masaj,
- Egzersiz,
- Sürekli traksiyon (akutda) veya kesikli traksiyon (kronikte),
- Akupunktur-Elektoakupunktur,
- Kuru iğneleme,
- MANUEL TERAPİ,
- Kinezyolojik bantlam,
- Hacamat- Kuru kupa,
- Sülük ile tedavi.
Comments