OMURİLİK FELCİ
- FZT. ALİ ERYAMAN
- 8 May 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 May 2023
Omurilik temelde beyin, beyincik ve beyin sapı ile gövde ve uzuvlar arasında köprü görevini üstlenen merkezi sinir sisteminin bir parçasıdır.
Omurilik, isteğimiz dışında gerçekleşen hareketleri ve refleksleri kontrol eder.
Beyin sapından başlayıp belin ilk omurunun (L1) alt ucunda sonlanan omurilik bu seviyeden sonra at kuyruğu şeklinde kuyruk kemiğine kadar devam eder. Uzunluğu kişinin boyu ile orantılıdır.
Omurilik toplam 31 çift duyu ve motor sinir dalına sahiptir. Omuriliğin ön tarafından kasa uyarı taşıyan motor sinirler çıkar; arka tarafına ise vücuttan bilgileri toplayan duyu sinirleri girer.
Omurilik de tıpkı beyin gibi üç katlı zar ile çevrilidir, zarlar arasında beyin omurilik sıvısı (BOS) bulunur. Bu sıvı omuriliği darbe ve sarsıntılara karşı korur; omuriliğin beslenmesine yardımcı olur.
Omurilik, omurga tarafından muhafaza edilir. Omurların çevresindeki kaslar her ne kadar omurları hareket ettirme göreviyle bilinse de omurgayı travmalara karşı da bir yastık gibi korur. Kasları saran zarın üstünde ihtiyaç halinde kullanılmak üzere bulunan yağlar da yine aynı şekilde travmalara karşı daha derindeki yapıları bir yastık gibi korur. Bu tüm yapıları dıştan saran deri de vücuda bütünlük sağlar ve travmanın etkisini azaltır. Bu kadar katmana rağmen en içte bulunan omurilik, spor yaralanmaları, ateşli silah yaralanmaları, trafik kazaları, yüksekten düşme, enfeksiyonlar gibi sebeplerle hasar alabilir. Bu hasar “Omurilik Felci” olarak bilinir.
Omuriliğin yaralanma seviyesine bağlı duyu kaybı, kas kuvveti kaybı ve refleks kayıp görülebilir.

Travmaya bağlı olgularda ilk müdahalede muhtemel omurga kırığı göz önünde bulundurulmalı ve kırık kemik yapının bisturi gibi keskin olması nedeniyle sinire zarar verebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu nedenle omurganın sabitlendiğinden emin olduktan sonra hastanın sağlık merkezine transferi sağlanmalıdır.
Genel durumu stabil olan hastalar ilk dönemi yatakta geçirir. Bu dönemde yatmaya bağlı hastada yatak yaraları, uzun süre yatışa bağlı gelişen düşük tansiyon, akciğer problemleri, ağrı, kireçlenmeler, istemsiz kasılmalar, mesane ve bağırsak problemleri, kemik erimesi gibi komplikasyonlar gelişebilir.
İlk dönemde hastaya ve hasta yakınlarına yatak içi pozisyonlamalar öğretilmelidir. Yine bu dönemde göğüs fizyoterapisi ve egzersizler yapılmalı. Yatak içi dönme yöntemleri gösterilmelidir.
İleri dönemde:

* Oturmaya gelme çalışmaları,
* Köprü kurma,
* Otururken kollardan destek alarak kalçayı yataktan kaldırıp indirme,
* Yatak içinde kalçayı öne kaydırarak ilerleme,
* Emekleme pozisyonu egzersizleri,
* Dizüstü pozisyona gelme,
* Tekerlekli sandalyeye transfer yöntemleri,
* Tekerlekli sandalye içi egzersizler,
* Ayağa kalkma ve yürüme aktiviteleri,
* Paralel bar içi egzersizler,
* Koltuk değneği ile egzersizler,
* Denge egzersizleri,
* Düşme şekillerine göre taktikler,
* Merdiven çalışmaları kişinin fonksiyonel seviyesine göre seçilir ve uygulanır.
Tekerlekli sandalye ölçüleri, seçimi ve kullanımı hakkında hasta bilgilendirilir.
Kommentare